Onur Dikmeci
19.
yüzyılın
sonunda siyaset bilimi ve toplum biliminin yepyeni bir ilgi alanı
oluşmuştu.
Henry David Thoreau tarafından
açıklanan
kuram sivil itaatsizlikti. O günden bugüne özellikle postmodern
toplum tipinde sivil itaatsizlik eylemleri sıkça
görüldü. Bu eylemler neticesinde bazen istenilen siyasi ve
ekonomik operasyonlar geliştirilirken
bazen ise neticesiz kalan olaylar yığınına
toplumlar yakinen tanıklık
ettiler. Literatüre kazandırıldığından
itibaren sivil itaatsizlik gelişim
seyri incelendiğinde
şu
gibi temel özellikleri içerdiği
görülür;
.Sivil
itaatsizlik eylemleri genellikle gayrı
yasal olmakla birlikte kesinlikle legal olayları
ilke edinmiştir
.Sivil
itaatsizlik eylemleri hakim otoriteye karşı
geliştirilir
.Sivil
itaatsizlik eylemlerinin adından
da anlaşılacağı
üzere, sivil, silahsız
ve toplumun her kesiminden insanları
kapsayan geniş
tabanlı
bir pratik olması
amaçlanmıştır
.Sivil
itaatsizlik eylemleri programlı
veya programsız
seyredebilir
.Genellikle
sivil itaatsizlik eylemleri, talep edilen hususlar karşılanana
kadar devam ettirilir
.Sivil
itaatsizlik eylemleri çok çeşitlidir.
Yürüyüşler,
sessiz protestolar, oturma eylemleri, aynı
saatlerde başlayan
ve biten etkinlikler hatta vergi ödememe gibi çok çeşitli
yöntemleri içerebilir
.Sivil
itaatsizlik eylemlerinin süreleri uzadıkça
illegal unsurların
eylemlere sızma
ihtimali doğar
ve bu durum şiddet
gibi sivil itaatsizliğin
doğasına
aykırı
bir fiiliyatın
belirmesine yol açar
.Sivil
itaatsizlik eylemlerinin genellikle dış
yönlendirmeli yönleri bulunmaktadır
.Profesyonel
sivil itaatsizlikçiler özel olarak istihbarat kurumları
tarafından
yetiştirilmektedir
.Sivil
itaatsizlik eylemlerine karşı
pekçok ülke ulusal güvenlik kurullarınca
tedbirler geliştirilmeye
çalışılmaktadır
Bu
temel hususların
ardından
dünyada şimdiye
kadar binlerce sivil itaatsizlik eylemi yaşanmıştır
ve yaşanmaya
devam edecektir. İlginç
olan bazı
örnekleri incelemek yerinde olacaktır;
Duran
Adam Eylemi: 2013 İstanbul
Gezi Parkı
protestoları
sırasında
çok ilginç bir tepki medyaya yansıdı.
Planlı
olup olmadığı
bilinmeyen bir şekilde
Atatürk Kültür Merkezi karşısında
bir şahıs
kıpırdamadan,
konuşmadan
ve sadece binaya bakarak beklemeye başladı.
Yaklaşık
iki saat sonra insanlar bu eylemi fark etti ve onlarda iştirak
etti. Genel kolluk bu protesto biçimine alışkın
değilken
müdahale edip etmeme konusunda kararsız
kaldı
ve tarihin en ilginç sivil itaatsizlik eylemlerinden birine tanıklık
edinilmiş
olundu.
Tuz
Yürüyüşü:
İngiltere'nin
Hindistan'a uyguladığı
tuz yasasına
karşı
Mahatma Gandhi baş
kaldırdı
ve tuz yapmak için denize yürümeyi teklif etti. İlk
başta
80 kişiyle
başlayan
ve önemsiz gibi görülen eylem kısa
sürede 12.000'den fazla destekçiyle devam etti. Nihayetinde tuz
yürüyüşü
Hindistan'ın
hürriyetine zemin hazırlamış
oldu.
Lale
Devrimi: Kırgızistan'da
halk kitlelerin katılımıyla
gerçekleştirilen
eylemler neticesinde devlet başkanı
Askar Akayev ülkeyi terk etmek durumunda kaldı
ve yönetim değişti.
15
Temmuz 2016: 15 Temmuz Türkiye askeri kalkışması
sırasında
meydanlara çıkan
halk zırhlı
araçların
önlerinde durarak meydan okudular ve darbe girişiminde
bulunmak isteyen personelin direncini kırdılar.
Bu eylem dünyanın
en ilginç ve ülke bütünlüğünden
yana sivil itaatsizliğiydi
ve kanımızca
siyaset bilimi, sosyoloji literatüründe bu şekilde
yer alacaktı.
Özellikle
renkli devrimler esnasında
sivil itaatsizlik eylemleri görülmekle birlikte dış
ülkelerin medya grupları
ve finans oligarkları
bu eylemlere doğrudan
müdahil olma tavrı
göstermektedir.
Türkiye'de
16 Nisan 2017 referandum oylamalarından
sonra başlatılmaya
çalışılan
sivil itaatsizlik eylemleri başarılı
olabilir mi? Bu eylemler yakın
Türk siyasi tarihinin en kapsamlı
sivil itaatsizlik eylemi olan Gezi Olayları
ile mukayese edilmektedir. Nisan 2017 Sivil İtaatsizlik
eylemlerinin özellikleri şu
şekilde
vurgulanabilir:
.Eylemlere
geniş
tabanlı
katılım
isteği
doğmamıştır
.Referandum
sonucuna muhalif olan pekçok kişi
dahi eylemleri doğru
bulmamışlardır
.Eylemlerde
Türk Bayrağı
gibi kapsayıcı
bir sembol kullanılmamıştır
bu da eylemlere farklı
mahiyetler yüklenmesini kolaylaştırmıştır
.Eylemlerin
ideolojik manalı
oldukları
yönünde kamuoyu nezdinde intibah uyanmıştır
.Eylemlere
liderlik edebilecek organizasyon ya da aktör bulunmamaktadır.
Eylemler sahipsiz kalmıştır
.Eylemlerin
cılızlığı
sebebiyle dış
kamuoyu desteği
neredeyse sağlanamamıştır
bu da evrensel tepkileri içeren bir sivil itaatsizlik eylemi
ihtimalini ortadan kaldırmıştır
.Referandum
neticesinin Avrupa İnsan
Hakları
Mahkemesine götürülme seçeneğinin
dillendirilmesi bu eylemleri daha da marjinalleştirmiştir.
Netice
itibariyle Nisan 2017 sivil itaatsizlik eylemlerinin başarıya
ulaşmaları
mümkün değildir.
Zaten istenilen netice hususunda da ihtilaf vardır.
Seçim yenilenmesinden, iktidarın
istifa etmesine ya da yeni sistemin tamamiyle rafa kaldırılmasına
kadar söylem ve fikir birliği
olmayan bir kargaşa
söz konusudur.
Ayrıca
2013'den itibaren sivil itaatsizlik eylemleri Kırmızı
Kitap kapsamına
alınmıştır.
Bu da devletin artık
bu gibi eylemlere daha hazırlıklı
olabileceğini
işaret
etmektedir. Nisan 2017 sivil itaatsizlik eylemleri başarıya
ulaşamasa da
önümüzdeki süreçte yeni konular ile alakalı
yeni eylemler görülebilecektir. Burada hayati önemli husus
itaatsizlikte bulunan kitlelerin karşılarına
irili ufaklı
başka
grupların
çıkartılmalarının
kesinlikle desteklenmemeleri gerektiği,
istihbarat ve genel kolluk birimleriyle eylemlerin kontrol altına
alınmaya
çalışılması
idrak edilmelidir. Çünkü çatışan
grupların
dindirilmesi her zaman silahlı
ve organize bir gücün sahaya davet edilmeleriyle mümkündür. Bu
da sıkıyönetim
hatta darbe gibi neticeleri doğurabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder