18 Ekim 2016 Salı

1977 ORGENERAL ERSUN TASFİYESİ İLERİKİ ASKERİ DARBELERİN HABERCİSİ

Gündelik siyasi konuların ve geleceğe ait siyasi bakış açılarının sağlıklı bir biçimde yorumlanabilmesi yakın ve uzak tarih muhteviyatına sahip genel tarih okumalarının idrakiyle mümkün olmaktadır. Çünkü toplumsal olayların laboratuvarı tarihtir ve toplumların alışkanlıkları, yaşam biçimleri ve tutumları ile bürokratik yapıları iyi tahlil edilebilirse toplumların karşılaştığı/karşılaşacağı gelişmeler aynı veya ne denli farklı olsada husule gelebilecek neticede isabetli oranda saptanmış olacaktır. Yani tarihte tekerrür yoktur fakat siyasi zeminler ve toplumlar ne denli değişiklik gösterselerde geçmiş ile bir bütünlük dahilindedirler böylelikle neden sonuç ilişkilerine dayanarak bütüncül bir perspektif ortaya koyulabilir. Siyasi olaylar birbirlerine benzerler, 15 Temmuz darbesi ile benzerlik gösteren en yakın tarihli vaka 1977 Kara Orgeneral Namık Kemal Ersun tasfiyesidir. Şimdi bunu izah etmeye çalışacağız.
Kısa süre evvel Ergenekon Balyoz yani Askeri Davalar neticesinde pek çok asker tasfiye edilmişti. Bu uzun süreçten sonra davaların uydurma belgelerle delillendirildiği yüksek mahkemece karara bağlandı. Pekiyi bu tasfiyeler neden gerçekleştirildi? İşte yakın tarihli benzer vaka 1977 Orgeneral Ersun hadisesinin incelenmesiyle makul bir yanıt verilebilir. Kaosun eksik olmadığı ve anarşinin tırmandığı 1970'li yıllar Gladyo yapılanmasının tezahürüydü. Soğuk Savaş konseptinde Nato tarafından hemen her Nato ülkesinde oluşturulan gizli ve paramiliter yapılar Türkiye'de de 1952'den itibaren kendisini gösterdi. Suikast, itaatsizlik, cinayet, kriz gibi vakaların kumanda merkezi olan Gladyo, Nato konseptine uygun olarak ülkeleri istediği gibi şekillendirdi. Konumu itibariyle oldukça önemli bir kuşakta bulunan Türkiye'de Gladyo eksik olamazdı, olmadı ve etkinliğini tırmandırdı. 12 Mart 1971  askeri muhtırasıyla şekillendirilmeye çalışılan Türkiye'den istenilen verim alınamadı. Çünkü 1965'den itibaren milli ordu sanayisi ve göreli özerk dış politika ilkesini benimseyen Türkiye kısmen raydan çıkmıştı. 1971 Muhtırasıyla buna bir anlamda çekidüzen verildi fakat Nato'ya rağmen Kıbrıs çıkarması ve şahlanan ulusal gurur neticesinde bağımsız ulusal politika beklentisi o zamanın Üst Aklının planlarının dışındaydı. Bu sebeple toplumsal olaylar tertip edildi 1 Mayıs 1977 Taksim meydanı saldırıları ve Bülent Eecevit'e suikast girişimi en önemlilerindendi. İşte o zamanın hükümeti şaşırtıcı bir cesaretle bu olayların tertibi olduğu gerekçesiyle Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun ve 850 subayı Yüksek Askeri Şura kararlarını beklemeden ihraç etti. Ersun'un bu olaylarla ilgisi var mıdır yok mudur veya Gladyo'ya hizmet eden bir görevli midir bilinmez. Fakat darbeci militarist eğilimleri olduğu siyasi tarihçe sabittir. Pekiyi Ersun'un tasfiyesi neye yol açmış oldu? 1980 askeri girişimi başka bir komuta heyeti tarafından gerçekleştirilmiş oldu. Ersun çok önemli bir konumdaydı fakat darbe gerekçesiyle tasfiye edilmesine dış odaklarda ses çıkarmamışlardı. Bunun en somut göstergesi Ersun'un Askeri Yüksek İdare Mahkemesince göreve iade edilmelidir kararına rağmen, Genelkurmayca bu kararın uygulanmamasıdır. Yani Ersun başarılı olamayacaktı olsa da Genelkurmay'ın topyekün desteğinden mahrum kalacaktı. Dünya'nın hiçbir yerinde 850 subay ve  ufak uzantılarıyla bir darbenin başarılı olması mümkün olamazdı.
Bu vaka bizlere Askeri davalarla şaşırtıcı benzerlik gösteren bir durumdur. Askeri Davalar; Ergenekon Balyoz vs ile sosyal yaşantıda keyifli, eğlenceli veya dingin hayata düşkün mesleki yaşantı olarak ise fevkalade disiplinli ve profesyonel olan askerler bir darbeye karşı veya isteksiz zümreyi oluşturacaklardı. Bu sebeple tasfiyeleriyle ordu eskisinden daha militarize bir mizaca büründürüldü. Ersun'un tasfiyesi ile de daha kapsamlı ve planlı bir askeri darbe oluşturuldu. Ersun darbe eğilimli fakat fevri ve duygusal bir kişiydi. Emeli anti komünist Bir Türkiye tahayyülüydü ve bunun sağlıklı bir ekonomik ve siyasi derinliği yoktu. 15 Temmuz darbesine baktığımızda da bunun uzun zamandır ve oldukça profesyonel bir biçimde tasarlandığını gördük. Ersun tasfiyesi Evren Cuntasına yol açtı, askeri davalar neticesindeki tasfiyelerle 15 Temmuz cuntası oluştu, 15 Temmuz tasfiyleri ile başka cunta veya cuntalarda oluşabilir mi? Burada vurgulanmak istenen tasfiyelerin neden yapıldığı değil, yanlış veya eksik yöntemler izlenerek başka grupları avantajlı konuma yükselttiğidir.

ASKERİ TASFİYELER VE ASKERİ DARBELER

Esasen ordunun bir kanadındaki tasfiye başka bir kanadının güçlenmesine yol açmıştır ve Türk siyasi tarihi bunun örnekleriyle doludur. Abdülhamid muhalif subayları tasfiye eder fakat mektepli subayların darbesine engel olamaz. Cumhuriyet tarihin ilk ciddi cuntası 1946'da İsmet İnönü'ye karşı oluşturulmuştur. Mani olmak için 1949'da Ordu Savunma Bakanlığına bağlanır ve 1950'de büyük çaplı tasfiyeler gerçekleşir. Fakat 1960 yılında başka bir klik yönetime el koyar. O dönemlerde kızağa çekilmiş olan Kurmay Albay Talat Aydemir ise 1962 ve 1963 yıllarında darbe girişiminde bulunmuştur. Sosyalist cunta gerekçesiyle 9 Martçı olarak anılan subaylar tasfiye edilir. Fakat bu sefer 12 Mart'ta başka bir cunta yönetime el koyar. 1977'de Ersun ve ekibinin tasfiyesi başka bir kliğin önünü açarken, askeri davalar ile 15 Temmuz cuntasının önü açılmıştır. 15 Temmuz sebebiyle tasfiyelerin olması doğaldır fakat yine olması gereken seyir aşılmıştır.
1) Askeri ateşeler arasında çağırıldığı halde yurda dönmeyen veya bulunduğu ülkeye iltica edenler vardır. Askeri ateşeler ile yurt dışı görevli askeri personel üzerinde yeterince durulmamaktadır.
2) Darbe içerisinde yer aldığı belli olan eski adli müşavir bir süre sonra başka göreve atanmış, kamuoyunda bu haberin paylaşılması üzerine gösterilen tepki neticesinde bu atamanın 'sehven bir hata' olduğu belirtilmiş ve subay ihraç edilmiştir. Aynı ciddiyetsizlik Tsk içindeki ByLockçular konusunda da geçerlidir. Bylock kullandığı iddia edilen personelin soruşturmalarının geçiştirildiği emekli Albay Eryaşa tarafından belirtilmiştir.
3) Darbeyi önlemde önemli sorumluluk üstlendiği belirtilen Orgeneral Ümit Dündar, Meclis Darbe Komisyonuna verdiği ifadeyle cunta ile alakalı en ufak bir bilgisi belgesi olmadığını paylaşmıştır. Komuta Kademesinin hiçbir şeyden haberleri bulunmamaları tasfiyelerin eksik yapılacağı izlenimini doğurmuştur.
4) Darbeciler arasında darbeci olmayanlarında tasfiye edildiği pekçok haber bülteniyle sabittir.  Kimi darbeciler, yeni darbeler için uykuya yatmış bulunmaktadır.


SONUÇ

Türkiye kültürü ve coğrafi pozisyonu itibariyle güvenlik temelli bir devlettir bu güvenlik tanımlamasında ise ordu herşey demektir.Türk tarihinde ordu kimi zaman aydınlanma öncüsü kimi zaman rejim denetleyicisi kimi zaman ise vesayet odağı olmuş yani bir şekilde siyasette etkin konumunu sürdürmüştür. Asker Sivil ilişkilerinde sivil sistemin tesisi maksadıyla kimi zaman gerçekleştirilen tasfiyeler her daim başka militer bir kliğin önünü açmış bu da askeri müdahaleye yol açmıştır. 15 Temmuz tasfiyeleride bütünyle hukuk içerisinde, ciddi, sağlıklı istihbari raporlardan eksik olarak yürütülürse daha vahim cuntaların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. 1977'de bir Kara Kuvvetleri Komutanı emekli edilmesine rağmen yalnızca birkaç sene sonra yine darbe olmuştu. Unutulmasınki 15 Temmuz'dan sonra komuta kademesinden kimseye dokunulmadı. Eğer darbe eğilimli bir klik varlığını devam ettiriyorsa şifrelerini bildiği mevcut muvazzaf  karargah zihniyetini kendi eğilimleri doğrultusunda manüple edebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder