'' Şamlıurfa Ceylanpınar İlçesinde Boztepe Karakolu'nda görev yapan Çavuş U.A. cinnet geçirerek arkadaşları K.Y. ve R.Y.'yi öldürdükten sonra intihar etti.'' (09.12.2014, Kaynak: DHA)
'' Suriye sınırında nöbet tutan er E.Ç. şakalaştığı silah arkadaşının tüfeğinden çıkan merminin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi.'' (03.01.2015, Kaynak: Urfapress)
'' Hakkari'de Zap Jandarma Karakolu'nda Vatani görevini yapan Ö.B. tartıştığı arkadaşı tarafından öldürüldü.'' ( 17.01.2015, Kaynak: Milliyet)
'' N.Ö.'nün askerleri pkk marşı söylüyor'' (Kaynak:Dailymotion video örtübağı)
İçtimaiyat alimleri toplumları özelliklerine göre genel olarak; Avcı toplayıcı, Çobanlık ile geçinen, İlkel tarım, Tarım toplumları ve Endüstriyel toplumlar olarak beş kategoride tasnif etmişlerdir. Buna göre Antik Çağ veya dilimizdeki yaygın kullanımıyla İlk Çağ olarakta adlandırılan ve M.Ö. 5000'li yıllara dayanan Tarım toplumu yazının da icat edildiği evre olduğundan bir hayli önem taşımaktadır. Tarım dönemi olan Antik Çağ'da Dünya'nın pekçok bölgesinde değişik seviyelerde medeniyetler görülmektedir. Antik Mısır, Antik Yunanistan, Antik Roma, İskitler, Etrüksler, Fenike, Antik Çin, Antik Kore, Antik Hindistan, Babil, Asur, Akad, Sümer, Med, Aztek, Maya, İnka gibi topluluklar Amerika kıtası, Asya, Ortadoğu gibi coğrafik bölgelerde bulunan döneminin mühim toplulukları olarak tanımlanır.
İşte Antik Çağ'a da denk gelen evrede, Akad ve Sümerler; ordu birliklerinin oluşturulduğu medeniyetler olarak kabul görmekte ''Ordu'' denilen teşekkülün filizi olarak tarih kitaplarında yer bulmaktadırlar. Esasen Ülkemizde tatnınmış Sümerolog Muazzez Çığ çalışmalarıyla Sümerlerin bir proto-Türk olduğu yönünde teorileri öne sürmekte ve Asurluların Sami kökenli olduğu başka araştırmacılar tarafından ortaya atılmaktadır. Sami yani Arap ve Yahudi ırklarının kökeni olarak gösterilen Samiler, aynı zamanda Nuh Peygamber'in oğullarından Ham, Yasef ve Sam'dan Sam'ın soyundan gelenler olarak vurgulanırken, Yafes'in soyundan gelenler ise Türk olarak nitelendirilmektedirler. Bu İbrani felsefeyi ciddiye almayan pekçok değişik etniki çalışmalarda yapılmış özellikle Cumhuriyet yıllarında Türk Tarih Tezi kapsamında Asurluların ön-Türk grubuna dahil olduğu yönünde kuramlar oluşturulmuştur. Netice itibariyle Ordu kavramını tabiata armağan eden toplulukların ırksal tanımı kesin çizgilerle tarif edilemese de , Ordu'yu geliştiren ve belirli sisteme dayandıran Millet'in Türkler olduğu bilinmektedir. Büyük Hun Hükümdarı Motun ( ya da bilinen adıyla Mete) orduyu; On, Elli, Yüz, Bin olarak nicel kategorize etmiş; Onbaşı, Ellibaşı, Yüzbaşı gibi komutanları birliklerin başına atamıştır. Eşsiz bir disiplin üzerine inşaa ettiği Ordu'nun kuruluş tarihi M.Ö. 209 olarak saptanmıştır. Zaten bu tarih Genelkurmay başkanı Merhum Cemal Tural döneminde de dikkate alınarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kuruluş yılı olarak belirtilen Yeniçeri Ocağının kuruluş tarihi ile değiştirilmiştir. Şu halde bugünkü modernize edilmiş ordu birliklerinin mucidi Orta Asya kökenli Türklerdir. Türk Milleti'nin farklı coğrafyalarda var ettiği devletler ve savaş meydanlarında gösterdiği başarılar hususuda düşünüldüğünde Türklerin, Ordu Millet veyahut Asker Doğarlar metaforuyla tanımlanması oldukça haklı bir önermedir.
Değişen Şartlar ve Ordu
Tabiat kuralı olan bir gerçeğe göre her olayı kendi devrinin koşullarıyla değerlendirmek rasyonel ve bilimsel olandır. Bu sebeple Ordu , Askerlik, Asker Sivil ilişkileri gibi kavramların tekrar ele alınarak mantıki çözümlemeler oluşturmak Ulusal Güvenlik açısından kuvvetli ehemmiyet arz etmektedir. 1000 veyahut 1500 sene evvel modern askeri okulların, askeri müfredatın oluşmadığı, salgın hastalıklar ve kısıtlı tedavi yetersizlikleri sebebiyle insan yaşam sürelerinin kırklı yaşları ancak görebildiği ölüm oranlarının yüksek, nüfus artış oranlarının yeterli olamadığı bu sebeple silah altında daha genç yaşlarda ve büyük oranlarda daha fazla asker tutulabilme zarureti Asker Toplum gerçeğini bir realite olarak karşımıza çıkarabilir. Fakat endüstri devriminden itibaren günümüz Endüstri sonrası toplumsal düzeninde büyük oranda ve bireyleri modernize edilmiş askeri eğitimlere tabi tutamadan Ordu bünyesine dahil etmek Ordu, Toplum ve Güvenlik açısından ne denli kârlı görülebilir? İşte bu tam bir muammağadır..
Zorunlu Askerlik ve Türkiye
Bu yazının yazılış gayesi bir vicdan-i retçilik savı veyahut zorunlu askerliğin azılı muhaliflik bayraktarlığını yapmak değildir. Yunanistan, Almanya, Danimarka, Hollanda gibi Avrupa Ülkeleri ile Rusya, Kore, Çin, İran, Suriye, Brezilya gibi ülkelerde askerlik uygulaması yapılmaktadır. Danimarka ve Almanya gibi vicdan-i ret hakkının bulunduğu ülkelerde ise bireyler askere gitmeyebilirler fakat yasaların öngördüğü belirli sürelerde kamu hizmeti veya sosyal hizmet gibi görevlerde bulunurlar. Yani ne askere giderim, ne kamuda çalışırım şeklinde bir keyfiyet sözkonusu değildir. Fakat; Amerika, Fransa ve İngiltere'de Ordu tamamiyle profesyonel hüviyettedir. Esasen bu modelleri birer örnek olarak belirleyip Türk askeri sistemini bu doğrultuda düzenlemek sağlıklı olmaz. Özellikle Amerika'da Ulusal Ordu dışında profesyonel askeri şirketlerde pekçok insan istihdam edilmektedir. BlackWater buna güzel bir örnek olarak verilebilir. İngiltere ve Fransa, Ordu insan ihtiyacının bir kısmını Ülke vatandaşları olan fakat üçüncü dünya ülkesi olarak nitelendirilen yerlerden temin edebilmektedir. Kısacası bu üç ülkenin sosyal yapısı ile Türkiye çokta benzer görülemez. O halde Türkiye'ye özgü bir model geliştirilmek zorunludur.
Makalemizin girişinde verdiğimiz haberlerin kaynakları ve tarihleri belirtilmiştir. Yalnızca birkaç ay içerisinde garnizonlar dahilinde görevli yükümlü erler mantıksız ve basit gerekçelerle silahla istenmeyen sonuçlara sebebiyet vermektedirler. Askeri mahalde profesyonel asker olarak tanımlanan Subay, Astsubay ve Uzman sınıfı personel ile alakalı benzer bir haberi ya işitmezsiniz veyahut nadir olarak rastgelebilirsiniz. Çünkü onlar belirli kıstaslara göre seçilmiş güvenlik soruşturmaları tam olarak yapılmış mesleklerinin niteliklerine göre davranabilen bireylerdir. Halishane duygulara haiz yiğit Vatan evlatları ise askerliklerini yerine getirirken profesyonel olmadıklarından acemice davranabilirler. O halde çözüm nedir? Türk tipi yönetim, Türk tipi başkanlık, Türk tipi ekonomi gibi önermelerin sunulduğu ülkemizde Türk tipi profesyonel orduya şiddetle ihtitaç vardır. Profesyonel askerliğe karşı durumda bulunan özellikle üst rütbeli askerler yine iyi niyetleriyle bu modelin orudunun kabiliyetini ve savaş meziyetlerini körelteceği anti tezlerini '' Analar oğullarına kına sürerek askere yollar'' ''Bu Millet evlatları için askere gitmek düğündür bayramdır'' gibi duygusal yoğunluk ihtiva eden fakat mantıki olarak artık pek ehemmiyeti bulunamayan cümlelerle süsleyerek kamuoyuna sunmaktadırlar. Bir kere savundukları aynı zamanda kendilerini zan altında bırakmaktır eğer profesyonel askerlik olumsuz bir uygulamaysa hizmetleri karşılığında maaş alan bir profesyonel olan şahsiyetleri de askerlik meziyetlerini yitirmiştir. Savaş, kitlesel savaş, düşük yoğunluklu harp gibi olaylarda erleri sırf profesyonel olacakları için silah bırakan kişi fakat kendilerini yani profesyonel yönetici askeri personeli çetin birer savaşçı olarak lanse etmek vicdani kanaatle bağdaşamaz. Kaldı ki memeleketimizde her kişi sağlıklı ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmak koşuluyla askere alındığında yazımızın başında verdiğimiz haber gibi garnizon içerisinde bayrak yakan, bölücü türküler çığıran üniformalı ve silahlı askerlerin ne denli Türk askeri sistemiyle bağdaşabileceği sizlerin takdirine bırakılmıştır.
Türk Tipi profesyonel askerlik şu maddeler halinde açıklanabilir:
1) Askerlik üç kısıma ayrılmalıdır. Profesyonel askerler, Askerliğini bedel ödeyerek yerine getirenler, Askerlik görevinden muafiyet talep edip karşılığında sosyal hizmet programlarında maaşsız olarak belirli sürelerde istihdam edilenler.
2)Profesyonel askerlik yani profesyonel er istihdamı hususnda birkaç ay evvel kuvvet komutanlıkları er alım ilanlarını kamuoyu ile paylaşmış fakat beklediği ilgiyi görememişti. Bunun sebebi istihdam edilmek istenilen erlerin sözleşmeli olarak tercih edilmeleridir. Profesyonel erlerin sözleşmeleri 3'er yıldan az olmamak koşuluyla yapılır ve kadroya geçebilme durumları garantileşmiş husus değildir. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak ; 24 yaşındaki bir kişinin 6 yıl süreyle profesyonel er olarak istihdam edildiğini farz edelim. Sözleşme bitiminde 30 yaşında olacak ve sivil hayatta yaşamını idame ettirebilecek mesleği bulunamayacak durumda olacak şahıs, bundan sonra ne yapacaktır? Profesyonel erliğin kadro şartı ile yapılması esas olmalı profesyonel erlerin görev sürelerine göre kıdemleri bulunmalı Uzman ve Astsubay kadrolarına geçiş imkanı tanınmalıdır. Terfinin bireyin motivesini arttıran etken olduğu unutulmamalıdır. Profesyonel erler belirli usullere göre seçilmeli, güvenlik soruşturmaları askeri savcılıklar tarafından gerçekleştirilmeli, verimli rehabilitasyon uygulamalarına tabi tutulmaları gerekmektedir. Profesyonel askerliğin gereği olarak kapatılan Uzman Jandarma okulu ise yeniden açılarak faaliyete başlamalıdır.
3) Askerliğini bedel ödeyerek yerine getirecek olanlarda mutlak asgari lisans diploması ve belirli yaş kriterine haiz olup o dönem için belirlenecek miktardaki tutarı bankalara yatırarark askerliğini yerine getirmiş kabul edilecek olanlardır. Sağlanan gelir sivil istihbarat veya sivil güvenlik bürokrasisini içine almadan yalnızca askeri maksatlara yönelik harcanmalıdır.
4) Son seçenek ise sosyal hizmet programlarında görev yapacak olanlardır. Bu gruptakiler il ve ilçelerde; yaşlı, çocuk, kimsesiz, engelli gruplarına yönelik merkezlerde maaş almadan gönüllü olarak belirli süre görev yapmalıdır. Askerlik Vatan'a hizmet demekse sosyal hizmette Vatan hizmeti olduğundan pekalâ askerlik olarak kabul edilebilir.
Bu seçeneklere ek veya ara bir seçenek olarak belirli şartlara haiz kişilerden belirli süre Asteğmen alımı yapılabilir. Neticede Asteğmenlikte profesyonel bir askerliktir.
Türk tipi profesyonel askerlik ile daha mobilize, ast üst ilişkilerini son derece iyi bilen, verimli bir ordu yaratılmış olunacaktır. Er alımı yapılmayacağı için(profesyonel olmayan), genel kolluk görevlisi Jandarma çok daha profesyonel yapıya kavuşacak, garnizon içi asker ölümleri ortadan kalkacak, ordu modernizasyonu çağın gerekliliklerine göre dizayn edilmiş olacaktır.
Güçlü, tarihi geleneğine yaraşır, kabiliyetini arttırmış ordu müessesesi ancak profesyonel askerlik sistemi ile mümkün olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder