Türkiye'de yaşanan siyasi söylem
tıkanıklıkları ya da kamplaştırma siyasetinin meşruiyet
argümanı ''Beyaz Türk'' kavramı nedir? Beyaz Türkler, dinsizdir,
dönmedir, masondur, milletin manevi değerlerine aykırıdır,
kökleri ve niyetleri sınır dışarısını işaret eder gibi
karşılıklar hem halk jargonunda hem de akademik üsluplarda
işlenmeye başladı. Öyle ki bazı Profesörler kitaplarında Beyaz
Türkler çocuklarına ''Mete, Oğuz, Atilla'' gibi isimleri
verdikleri gerekçesiyle itham edilmekle kalmadı, kurtuluş savaşı
sırasında Pera Palas'ta viski yudumlayanların bugünki torunları
olarak yaftalandılar. Düzeltmeye en sondan başlamak yerinde
olacak. Kurtuluş Savaşı sırasında ya da daha doğru tabirle
mütareke döneminde Pera Palas'ta zaman zaman görüşmeler yapan
kişi Mustafa Kemal'dir ancak o da belirtildiği gibi viski içmezdi!
Vaz geçilmezi Askeri Liseden itibaren Ali Fuat'ın teşvikiyle rakı
olmuştur. İstiklâl Harbi komutanlarının neredeyse çoğu Paşa
çocuklarıdır ancak kendilerince Beyaz Türk kavramı oluşturanlar
bu isimleri genelde icat ettikleri kavrama dahil etmezler.
Beyaz Türklük babadan oğula geçen
bir aristokrasiyi ifade etsede Türklerde Batılı manada bir
aristokrat sınıfı yoktur. Tek imtiyazlı aile hanedanlıktır
bunun dışında Tanzimat ile başlayan süreç yurt dışında
eğitim alan ve dil bilen ''aydın'' sınıfını var etti ancak bu
eğitim kaç nesil devam etti ya da birikim hangi nesile kadar sürdü
bu durum meçhuldür.
Beyaz Türk jargonu dilimize aslında
Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı sürecinde sokuldu. Ufuk
Güldemir yazdığı ''Teksas Malatya'' isimli kitabında Özal'ın
Cumhurbaşkanı adaylığına itirtaz edenleri Beyaz Türk olmakla
kategorize edecekti.
Cia analisti Graham Fuller 1999'da
yazdığı Türkiye'nin Kürt Meselesi adlı kitapta ve sonrasında
kaleme alacağı Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli çalışmasında,
Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal temelde kurulduğunu ve bu yapının
dışlayıcı, asimilasyoncu Beyaz Türklere ait bir sistem olduğunu
belirtecektir. Beyaz Türk kavramı buna göre artık şekillenmeye
başlamıştır. Ulus yapısından taraf laik hassasiyetli ve şehirli
kesimin karşılığı bu tanıma aşağı yukarı denk gelmektedir.
Güldemir ve Fuller kendilerince çizdikleri Beyaz Türk kavramını
eleştirel noktalardan temellendirirken Soner Yalçın ''Efendi Beyaz
Türklerin Büyük Sırrı'' isimli kitabıyla bu kavrama en çok
popülerlik katan isim olacaktır. Yalçın'ın kitabında
Sabetayistlerden bahsettiği doğrudur ancak çalışma özellikle
Meşrutiyet döneminden itibaren İttihatçı yapılanmayı
anlatacaktır. Yalnız buradaki Beyaz Türk Sabetayist İttihat ve
Terakki terimleri eleştirel üsluptan çok Türkiye Cumhuriyeti'nin
temellerini hızlandıracak adeta katalizör benzeri tanıma denk
düşmektedir.
Beyaz Türkler Dönme midir?
Beyaz Türklerin Yahudi dönmeleri
oldukları sık işlenen bir tezdir. Bunun dayandığı temel husus
ise Ilgaz Zorlu'nun ''Evet Ben Selanikliyim'' isimli kitabıdır.
Buna göre Selanikliler dönmedir. Beyaz Türk tezini işleyenlerin
ekseriyeti ise Byeaz Türklerin Selanik çoğunluklu yani dönme
olduklarını ifade etmektedir. İttihat ve Terakki'nin hem vurucu
hem fikirsel gücüde Rumeli olduğu için İttihatçılarda Beyaz
Türktür ve dönmedir/masondur.
Zorlu'nun ifade ettiği gibi Selanik'te
Yahudilerin ve dönmelerin yaşadığı da İttihat ve Terakki'nin
içerisinde Yahudilerin ve dönmelerin bulunduğuda gerçektir. Ancak
Selanik bir liman kentidir ve kozmopolit bir yerleşimdir. Yani her
etnisiteden insan bulunduğu gibi Yahudiler şehirli bir halktır.
İttihat ve Terakki ileri gelenleri ise kırsal kesime ait ailelerin
çocuklarıdır. Aslında İttihat ve Terakki'nin masonların ve
dönmelerin elinde oyuncak oldukları iddiasıda doğruluğu
kanıtlanamamış kendiside eski bir İttihatçı olan Rıza Nur'un
anılarına dayanmaktadır. Makedonya o dönem 3. ordunun karargahı,
Selanik ise kozmopolit yapısından ötürü dünyaya açık misyonu
ve bu özelliğin bireylere eleştirel düşünceler kazandırması
fikirsel/ideolojik başkent olarak gösterilmesine yol açmıştır.
Beyaz Türk kavramını eleştirenler
Selanik Beyaz Türklerin Kabesidir, sözünü tekrarlamaktadırlar.
Halbuki Selanik tıpkı Musul gibi son Osmanlı Mebusan Meclisi
kararına göre Misakı Milli içerisinde yer alan bir Osmanlı
kentidir.
İttihat ve Terakki'nin devlet
yönetiminde etkin olduğu 1908-1918 arasında ise genel olarak bu
partinin ideolojisi İslamcı ve Osmanlıcı çizgidedir. İttihat ve
Terakki bir siyasi parti olduğu için içerisinde her kökenden ve
fikirden insanı barındırır, ancak bu insanların ekseriyeti
kendilerini İngiltere'den intikam almak için konumlamışlardır.
Buna göre İmparatorluğun dağılmasını engellemek ve İngilizlere
ders vermek hilafeti ve müslümanları ayaklandırarark mümkün
olacaktır. Meşrutiyet gayesi ve bir parlamento tesisi Osmanlı
kimliğinde herkesi birleştirebilmenin gayretidir ancak özellikle
Balkan savaşlarında bu görüşün çökmesi İttihatçılarında
Milliyetçiliğe yönelmesine sebebiyet verdi ve 1916 tüzüğü
Türkçülüğe yer verdi.
Özetle Beyaz Türk kavramı Güldemir
ve Fuller tarafından Kemalist, ulusçu, ittihatçı, ultra laik,
tepeden inmeci olarak tanımlanırken, Soner Yalçın tarafından
Cumhuriyet'in temellerini atan ve milli mücadele ateşini yakan
içinde dönmelerin ve masonlarında olduğu İttihat ve Terakki'yi
nitelemek için kullanılacaktır.
Beyaz Türklüğün ise son derece
politize bir kavram olması son yılların mamülüdür. Özellikle
2009 yılında başlayana Çözüm Sürecine tepki gösterenler Beyaz
Türk olarak işaret edilmiş, 2010 referaandumunda tercihlerini
hayır olarak belirtenler Ertuğrul Özkök tarafından ''%42'lik
Beyaz Türk olan kesim'' olarak tanımlanacaktır. Bundan sonra Beyaz
Türk artık yalnızca elitist ve jakobenist olmaktan farklı şekilde
Adalet ve Kalkınma Partisi'ne muhalefet edenler olarak
belirtilecektir.
Hangi Beyaz Türklük? Ak Parti
Günümüzün İttihat ve Terakki'sine En Yakın Partidir
Beyaz Türklüğün önce İttihatçı
kapsam sonrasında ise İttihatçı ve anti Ak Partili payda da
sunulması günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.
İttihat ve Terakki aslen erkek egemen,
milliyetçi, muhafazakâr, milliyetçi ve kapitalist bir yapıdadır.
O tarihten itibaren sağ görüşlü
gösterilen her siyasi parti bu özellikleri taşır ancak en çokta
günümüzde Ak Parti barındırır.
Ak Parti de ilk yıllarında İslamcı
ve günümüzün Osmanlıcılığı olan Türkiyecidir.
Ancak daha sonra bu politikaların
iflası Muhafazakâr kimliğini koruyan ve zaman zaman Türkçülüğe
varan tonlarda Milliyetçilik yapan bir Ak Parti'yi doğuracaktır.
Kurucuları arasında asker
bulunmamasına rağmen Ak Parti'de militarist tonlarda politika
uygulamakta ordu siyaset bütünleşmesi göstermekte içerisinde her
kökenden insan barındıran çoğulcu yapısını devam
ettirmektedir.
Tüsiad'a hatta zaman zaman buna muadil
muhafazkâr iktisadi kuruluşlara meydan okuyan Ak Parti'de kendi
eliyle kendi burjvuazisini yaratma teşebbüsünü seçmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan dış basında ve
bu mercilerden alıntılananlarca kimi iç medya kuruluşlarınca
eleştirilmek için ''Yeni Enver'' olarak gösterilmektedir.
Fetö Mensupları Erdoğan'a ve Enver Paşa'ya olan kinlerini onları birbirlerine benzeterek kusmuştu |
Sarıkmış ve İttihatçı komutan
Halil Paşa'nın Kut Zaferi; bu harplerin dizi, belgesel, anma
etkinlikleri en yoğun olarak son dönem Ak Partisinde görülmektedir.
Buna göre İttihatçı zihniyet Beyaz
Türk ise Beyaz Türklerin gğünümüz partisinin de Ak Parti olma
ihtimali belirmektedir. Bu saptamalar doğru olmakla birlikte Beyaz
Türklük, Jön Türklerden itibaren başlayan sürece dahil olanları
içerir.
Saadet Partisi Teşkilatı Ak Parti'yi İttihat ve Terakki Çizgisinde olduğu için eleştirmişti |
Beyaz Türklük gayrı millilik
değildir bilhakis Beyaz Türkler en milliyetçiler arasından çıkar.
Beyaz Türkler her kökenden
olabilecekleri gibi muhafazakâr olanlarının yanında liberalleride
barındırır ancak Beyaz Türk aynı zamanda toplumcu olduğundan
içinden çıktığı toplumun temel değerlerine fevkalade saygı
göstermektedir.
Beyaz Türkler çok demokrat değildir.
Egoları yüksek oldukları gibi siyaseten ihtilâlci ruh taşıdıkları
bir gerçektir.
Beyaz Türkler'in din ile bir
problemleri bulunmamaktadır ancak dinin doğru yorumundan taraf
bulunmaktadırlar.
Beyaz Türklük belirli bir memleket
ekolüne ait değildir çünkü belirttiğimiz gibi Türkiye
tarihinde kökleşmiş bir aristokrasi yoktur.
Beyaz Türkler okumaya, araştırmaya,
yeni ilgi alanlarına meraklı olduklarından son derece esnek,
anlayışlı, dünya ile bütünleşik kimselerdir.
Beyaz Türklük dış ve iç kimi
mihrakların dayattıkları gibi ideolojik bir kalıbı değil
dinamik bir süreci ifade eder. Beyaz Türklüğün en doğru
izahları bundan ibarettir..